Çanakkale Masaj Salonu-Ecem
Çanakkale Masaj Salonu-Ecem
Çanakkale Masaj Salonu-Ecem Hacı Mustafa, evliliÄŸin “dinî” bir mevzu bulunduÄŸunu, dolayısıyla her aÅŸamasında İslamî kuralla uyulması icap ettiÄŸini söylüyor… Mesela niÅŸan nasıl olacak, nikâh ne ÅŸekilde kıyılacak, kına gelinin hangi parmağına nereden baÅŸlayarak sürülecek, gerdeÄŸe hangi elbiselerle girilecek, malûm iÅŸler yapılırken hangi dualar okunacak, kitapta hepsi var… Hatta, ceninin oluÅŸması sırasında devreye giren meleklerin mevzuÅŸmalarına kadar…
“MürÅŸid-i Müteehhilîn”, dokuz bölüm:
Birinci bölümde nikah mevzusu; ikincide nikahın faydaları; üçüncüde nikahtan kaynaklanan gariplikler; dördüncüde nikah akdinin yapılması, çocuğun yaratılma şekli ve hangi hanımların nikaha lâyık olup hangisinin olmadığı; beşincide nikah konusunda hayırlı ve hayırsız erkekler; altıncıda kadının adam üzerindeki hakkı; yedincide adamın hanım üzerindeki hakkı; sekizincide düğünün, cimanın, zifafın usulüyle çocuğun yaratılması, adam, kız yada ikiz olup anaya yahut babaya benzemesinin sebepleri; dokuzuncuda doğurmanın usulü ve çocuğun ana-baba üzerindeki hakkı; onuncuda çocuğun ana-ba-baya karşı vazifeleri anlatılıyor.
AÅŸağıda, kitabın giriÅŸ kısmıyla cinsel iliÅŸkinin yönteminden ve çocuÄŸun yaratılma sürecinden bahseden sekizinci bölümü yeralıyor. Metinde geçen Arapça duaları Türkçe’ye çevirdik ve metne ara baÅŸlıkları ilave ettik.
Çanakkale Masaj Salonu-Ecem
Vakta ki zemane hatunları (bu zamanın kadınları) libas-ı fahire ile ziynet edip (değerli elbiselerle süslenip) ve sokaklarda ve sahralarda gezerler ve tenhada ettiklerini oralarda işlerler.
Hâşâ (allah’a sığınırım) bu tarz ÅŸeylerin halinden.
Ve nâs (insanoÄŸlu) yanında incilerini bezerler, ricaller (erkekler) meyi eylesin deyu (diye). Ve günlerde oynarlar, hak teâlânın azabına giriftar olurlar (“tanrı’ın azabına uÄŸrayacaklardır” anlamında). Ve nâs (insanoÄŸlu) önünde hamamlara çıkarlar, tefahür ederler (övünürler). Şüphe yok ki, onlar maymun ve hınzır (domuz) benzer biçimde haÅŸrolurlar (kıyamet gününde yaratılırlar).
Bunların erlerine bir ehl-i din (din ehli) nasihat etse, bu va îze hakaretler eylerler. Zira bu kimseler, hatunlarının bu meclislerde gezmeleri ile iftihar ederler. Zira bu kimseler dünyada ÅŸeytanın karındaÅŸlarıdır. Bu kimselerden gayret kalkmıştır ve sakallarını avratlarının ellerine vermiÅŸlerdir. Bunlar dinlerini avratlarının rızasına vaz’ettiler (“verdiler” anlamında). Bunlar fâsik (sapkınlar) zümresinden oldular.
Heyhat, heyhat… Din hangi mahalde kaldı? Hudaya sığındık bu taifeden. Hak teâlâ affeyleye
Son yorumlar