Çanakkale Masaj Salonu
Çanakkale Masaj Salonu
Çanakkale Masaj Salonu Ölen insanın ipek pijamasına iliştirilen not, tek cümlelik bir bilgisayar çıktısından ibaretti: Günün dünden güzel, Witherspoon Way g ibi özel olsun. Grace Elland, kana bulanmış çarşafa doğru eğilerek Sprague Witherspoon’un boğazına, onun buz benzer biçimde olmuş soğuk tenine dokundu istemeyerek. Bir zamanlar saygı uyandıran o güzel mavi gözleri, şimdi fal taşı benzer biçimde açılmış, cansız bir şekilde yatak odasının tavanına bakıyordu. Sağlam bir yapısı, uzun gri renkte saçları ve keskin yüz hatları olan bu adamın hep heybetli bir görünüşü olmuştu.
Ancak şimdi, ölüm onu minnacık bir adama dönüştürmüştü sanki. Ülkenin dört bir yanından Witherspoon Way seminerlerine gelen seyircileri büyüleyen o albeni ve karizma tamamen yitip gitmişti. Grace, onun saatler önce öldüğünden emindi fakat yine de o donuk gözlerinde belli belirsiz bir suçlamanın izlerini görür gibiydi. Aniden acı dolu anılar içini parçaladı. On altı yaşlarındayken aynı suali ölü bir kadının gözlerinde görmüştü. J a y n e A n n K r e n t z neden zamanında yetişip beni kurtarm adın? Ölü insanın gözlerinden başım çevirince yatağın başucundaki masada açılmamış bir şişe votka gördü.
Çanakkale Masaj Salonu
Çanakkale Masaj Salonu Bir an orada, yatak odasında, geçmiş ve şimdiki zaman korkunç bir halde birbirine karıştı. Eski taban tahtalarında yankılanan ayak seslerini duyunca panikten nefesi kesildi. Aynı şey bir defa daha başına geliyor olamazdı. Yine o eski kâbus, diye düşündü. Kötü bir düşün içindesin ama uyanıksın. Nefes al. Odaklan. Kahretsin, nefes al. Nefes al. Bu mantra onu, panikle içine düştüğü trans hâlinden çıkardı. Yankılanan ayak sesleri geçmişe doğru kayboldu gitti. Buz şeklinde bir adrenalin akışı damarlarını doldururken dikkatini yoğunlaştırdı. Bu bir rüya değildi. Ölü bir insanla aynı odadaydı ve her ne kadar ayak sesleri anılarından geliyorsa da katilin hâlâ oralarda bir yerlerde olma ihtimali yüksekti.
En yakınında bulunan tabancası doÄŸrusu votka ÅŸiÅŸesini kaptı ve kapıya doÄŸru hareket etti. Kapı aÄŸzında durup dikkatle dışarıyı dinlemeye koyuldu. Dev gibi ev boÅŸ gibiydi. Kim bilir duyduÄŸu ayak sesleri paniÄŸin getirmiÅŸ olduÄŸu anılarla ortaya çıkan bir yanılsamadan ibaretti. Kim bilir deÄŸildi. Ne olursa olsun yapılacak en akıllıca ÅŸey, malikâneden çıkıp acili aramaktı. Mümkün olduÄŸunca az ses çıkarmaya çalışarak koridora doÄŸru yürüdü. Devasa evin her yeri karanlıktı. Her yerde şık saksı bitkileri vardı; canlı yeÅŸil bambular, palmiyeler, aÅŸk merdivenleri… Sprague, evindeki yeÅŸilliklerin sadece havanın standardını deÄŸil ortamdaki olumlu enerjiyi de yükselttiÄŸine gönülden inanıyordu. Perdeler akÅŸamdan çekilmiÅŸti. Bu sabah onları açacak kimse yoktu.
Son yorumlar